Haziran Hasbihal

Haziran 2022 Hasbihal

 

KARNIMIZI DOYURUYORUZ, PEKİ YA RUHUMUZ?

Hasan Bey iş yerine geldiğinde çalışanının mutsuz ve gergin olduğunu gördü. Hemen ona yönelerek: “Mehmet Bey! Suratın sirke satıyor, bir sıkıntın varsa konuşalım. Sıkıntın yoksa biraz gül de müşteriler kaçmasın!” dedi. Daha sonra “acaba haksızlık mı yaptım?” diye düşündü. Bir bardak suya biraz tuz koyarak karıştırdı. Çalışanını çağırarak; bu suyu içmesini istedi. Mehmet Beyin içmesi ile püskürmesi bir oldu. Üzgün bir şekilde: “Hayat bana zaten tuzlu su içiriyor, bir de siz içirmeyin beyim” diyerek sitem etti. Hasan Bey bardağı alarak kalan suyu masadaki sürahiye boşalttı. Daha sonra sürahideki su ile bardağı tekrar doldurarak çalışanına uzattı. Ondan suyu içmesini rica etti. Mehmet Bey çekinerek sudan bir yudum aldı, suyun artık içilebilir olduğunu gördü. Hasan Bey tebessüm ederek: “Hayattaki bütün sıkıntılarımızı tek başımızı omuzlamaya kalkarsak, tıpkı ilk bardaktaki tuzun yoğunluğu gibi genzimizi yakar, gönlümüzü daraltır. Bu sıkıntıları paylaşarak yakınlarımızla birlikte çözüm ararsak ikinci bardaktaki suyun içilebilmesi gibi o sıkıntıları daha rahat çözer ve göğüsleriz” dedi.

Bütün çalışmalarımızın, yazılarımızın ve hasbihallerimizin temel motivasyonu; bir nebze de olsa gönül kaplarımızı genişletmek, sıkıntılarımızı paylaşmak ve günümüzdeki temel problemlere karşı bir farkındalık oluşturmaktır.

Çağımızın insanı bir yandan genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO’lu) yiyecekler, savaşlar, bireyselleşmenin sonucu ortaya çıkan yalnızlıkla boğuşuyor. Diğer yandan modernitenin ve teknolojinin getirdiği mekaniklik ve bağımlılık gibi sorunlarla mücadele ediyor. Bunun sonucunda insanlar, şahsiyetlerinin ve ruhlarının da ihtiyaçları olduğunu unutmuş durumda.

“Ne olacak bu gençliğin hâli?” diyen anne ve babaların öncelikle kendilerine sorması gereken bazı sorular olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Çocuklarımızın ruhsal ve manevi gelişimlerini yeteri kadar destekledik mi? Onların sağlıklı ve şahsiyet sahibi bir insan olmaları için zaman ayırdık mı? Onları gerekli dini bilgi ile donattık mı? Çünkü bilen ve gelişen bireyler, yanlışa ve çelişkiye düşse de bu durumundan çabuk kurtulur ve doğruyu bulur.

Bugün birçok gencin aklına, “İslam dini” deyince sadece namaz ve oruç gibi ibadetler geliyor.  İslam dininin temel sorumluluklarını bu ibadetlerle sınırlıyorlar. Gençlerimiz sadece bu ibadetleri yerine getiren müslümanların cenneti hak edeceklerini düşünüyor. Bu sınırlı İslam algısı ise maalesef gençlerimizin yukarıda vurgulanan manevi gelişimlerine ve dini eğitimlerine gerekli özeni göstermemekten kaynaklanıyor.

“Hak ile batıl”ın, “Müslüman ile mümin”in anlamını bilmeyen, ruhsal ve manevi gelişimleri eksik kalan gençlerimiz, ibadetlerini yerine getirse bile kafası karışabilir ve -Allah korusun- yanlış yollara kolaylıkla kapılabilir!

İnsan da ihtiyaçları da aynı. Biz bu maddi ve manevi ihtiyaçlara cevap verememenin sıkıntısını yaşıyoruz. Gerekli eğitim ve donanımın sağlanması, şahsiyetli bireyler yetiştirilebilmesi durumunda hiçbir çeldirici insanı yolundan döndüremez.

Küçücük bir mikrop bütün dünyayı esir alıp herkesi çaresiz bırakabiliyor. İnsanlar dijital bağımlılıkların da esiri olabiliyor. Bize düşen maddi olana verdiğimiz önemi, manevi olandan esirgememek, ruhumuzu aç bırakmamak.

Çaresizliklerimizin çaresi doğru inanç!

Hep birlikte toptan Allah’ın ipine sarılalım. Kur’an ve sünnetin yolunu öğrenelim, yaşayalım ve yaşatalım. Allah bizimle olsun!

 

Halise MUTLU. Sosyolog, Aile Danışmanı,

03 Haziran 2022 Cuma, SAMSUN