Mart Hasbihal

ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ!...

 

Geleceğe umutla bakanlara, güzel günlerin tohumunu ekenlere ne kadar çok ihtiyacımız var! Bize düşen, dünyamız ve ülkemiz sıkıntılı günlerden geçerken “umutlu olmak” ve Zümer suresinde (53) belirtildiği gibi Müslüman olarak ümidi kesmemektir.

Geçenlerde okuduğum bir hadis-i şerif beni 14 asır evveline götürdü. İnsanın fıtratının ve sıkıntılarının aynı olduğunu şaşkınlıkla görerek, umuda ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuzu yeniden idrak ettim. Hadis-i şerifte: “Allah'ım! hem ve hazenden sana sığınırım. Acziyetten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Borç altına düşmekten ve düşmanların üstün gelmesinden sana sığınırım." buyruluyordu.

Bu hadis-i şerifte, “hazen” (hüzün); elimizden kaçırdığımız, istediklerimizin olmadığı durumlarda yaşadığımız duygu; “hem”; zaman açısından bunun tam tersine, gelecekte yaşanacakların kötü sonuçlanacağını düşünerek bu günden kaygısını çekmektir. Bu durum insanda umutsuzluk ve depresyon oluşturur.

Allah Resulü duasında “hem”den ve “hazen”den Rabbimize sığınarak bize yol gösterir. Böylece, yaşadığımız anı iyi değerlendirmemiz gerektiğini ve geleceğin bilgisinin Allah’ın elinde olduğunu bize hatırlatır.

Biz de onun ümmeti olarak tembellik ve acziyetten Allah’a sığınmalıyız. Üzerimizdeki ölü toprağından kurtulmalıyız. Gündelik işlerimizi kolaylaştıran onlarca imkâna rağmen zaman konusunda yaşadığımız bereketsizlik üzerine tefekkür etmeliyiz.

Neden zaman yetiştiremiyoruz? Neden bu kadar aciziz? İnsan hareket etmeye meyilli yaratılmışken ve hareketsizlik birçok hastalığın temel nedeniyken neden üzerimize düşenleri yapmaktan geri duruyoruz? Sağlıklı bir insan ve sorumlu Müslüman olarak dünya hayatının konforuna değil, insanlığın faydasına ve Rabbimizin rahmetini kazanmaya hizmet edecek gayret içinde olmalıyız. Bunun için bize emanet verilen beden elbisesine iyi bakmalı ve faydalı işlerde bulunmalıyız.

Zira ömür çok kısa, hesap çok ince…

Bu hadis-i şerif bize korkaklık ve cimrilikten de Allah’a sığınmamız gerektiğini ifade ediyor. Müslüman cimri değildir, kendisine bahşedilen maddi ve manevi imkânları toplumla paylaşır. Korkak değil cesurdur, rızkın Allah’tan geldiğini bilerek, geçim kaygısı gütmez.

Müslüman şartlar el verdiğince (maddi/manevi) borçlanmamaya özen gösterir. Borçlandığında ise borcunu zamanında öder. Sahabeler kimseye borçlu kalmamak için, deve üzerinde iken düşürdüğü kırbacını istemeyip, bizzat inerek kendileri alırdı. Allah hepsinden razı olsun.

Dinimiz, insanların gündelik hayatında yaşadığı sorunlara, toplumun birçok yarasına çare olmaktadır. Rabbimizin bizden istediği, hayatımızı Müslümanca inşa etmemizdir. Bunun için de Peygamber Efendimiz’in (sav) Veda Hutbesi’nde buyurduğu gibi hem Kur’an-ı Kerim hem de hadis-i şerifler bizim için yol göstericidir. Onları rehber edinmeli ve çaresiz olmadığımızı bilmeliyiz.

 

Halise MUTLU

Sosyolog, Aile Danışmanı,

04 Mart 2022 Cuma, SAMSUN