KENDİMİZLE YÜZLEŞME SEMİNERLERİ 1 "GÜVEN"

Bilinen odur ki; İnsanın kendi içine dönmesi en zorlu yolculuktur.Bu yolculukta yanımıza kendimizden başka hiçbir şey alamayız.Tüm yüzler, makamlar, mevkiler, sıfatlar, rollerin hiç bir kıymeti yoktur.

Bizler de Dostder Kadın Kolları olarak Bilinç Serimize ek olarak bu yıl "Kendimizle Yüzleşme Seminerleri" başlatmak istedik.İstedik ki; isminin yalın haliyle yapılan bu yolculukta anavatanımızı yani içimizi ziyaret edelim ve yeni doğumlara merhabalar diyelim...

Bu nedenlerle seminerimizin ilk başlığını en ihtiyaç duyduğumuz kavram olan "Güven" oluşturdu.

Güven konulu seminerimizi; Syn.Semra Yıldırım, Rabia Merve Katı ve Esra Baş'ın sunumlarıyla 13 Kasım'da gerçekleştirdik.Verdikleri katkılardan dolayı kendilerine teşekkür ediyor ve sonraki çalışmalarda tekrar birlikte çalışmak dua ve temennisi ile sizlere başlığımızdan kısa kesitler sunuyoruz.

 

KENDİMİZLE YÜZLEŞME SEMİNERLERİ 1 "GÜVEN"

 

Güven; Korku,çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duyfusu, itimt duymak ve emniyet hissidir.İnsanların sırlarını yani maddi ve manevi şeylerini güzelce saklamaktır. Bizler gündelik hayatımızda he m kendimizle hem de diğer insanlarla ilişkilerimiz güven ve güvensizlik çerçevesinde gerçekleştirir güven duyar ve güven veririz. Ve bu oranda da korkularımızdan kaygılarımızdan belirsizliklerimizden emin olur hayatın zorluklarını daha katlanabilir hale getirebiliriz.

Bir söze bir davranışa sahibine olan güvenimiz oranında itibar ederiz.

Din bireyin hiçbir yerde bulamayacağı bir güven duygusu sunar kişiye. Dini yaşamak inanmak ve güvenle başlar. Güven vermekle devam eder. Gerçek anlamda dinin öğretilerini benimseyen kişi, kendisinden önceki veya sonraki süreçler için aklındaki tüm sorulara cevap bulmuş ve kendisini güvende hissedeceği kanaatine varmıştır.

Mümin, ümidini kesmeyen ve mutlak güvenle yaşayan kimsedir. Mümin olan kişi üstesinden gelebileceği sorunları cesaretle hallederken, üstesinden gelemeyeceği  sorunların çözümünde teslimiyetle, tevekkülle, Allah’a güvenerek,Rabbi’i vekil kılar ve ‘ Allah bize yeter o ne güzel vekildir.’ Diyerek metanetle birleştirir.

Tedbirli ve temkinli olmakla, paranoyak olmak arasında büyük bir fark vardır. Bu farkı göremeyen insanlar  kendilerini sürekli daralan ve küçülen bir dünyada yaşamaya mahkum buluverirler. Kimseye güvenemeyen, kendini sürekli tehlikede hisseden insan sağlıklı düşünemez. Bir filmde görmüştüm : insanlar kendilerini güvende hissetmedikleri için dışarı hiç çıkmıyorlardı. İhtiyaçlarını giderebilmek için insan görünümlü robotlar yapmışlar ve o robotları makineler aracılığıyla kontrol ederek hayatlarını sürdürüyorlardı. Birileriyle konuşuyorlar ama hiç kimseye güvenemiyorlardı. Çünkü karşılarındaki asıl değil simülasyon...

  Film olarak bahsederken güzel ama bizler bu simülasyonları yaşar hâle geldiğimizi düşününce tüyler ürpertici bir hâl alıyor.Filmlerde gördüğümüz zombileri gerçek hayatta görmeye başladığımız gibi, filmlerde gördüğümüz küçülen dünyaları, simülasyon hayatları da görmemize ramak kaldı.

Bizler sosyal medyayla aramıza simülasyonlar koymaya başladık bile... sevgimiz simülasyon, dostluğumuz simülasyon, davetlerimiz, aşklarımız maalesef mutluluklarımız bile simülasyon....

Maalesef bir başka tehlikeli hâl... Günümüzde kimseye güvenmeme bir çeşit erdem ve akıllık kabul edilir oldu. İnsanlar gerek günlük hayatlarında gerekse sosyal medya aracılığıyla ‘bu devirde babana bile güvenmeyeceksin’ gibi cümlelerle bunu sık sık dillendiriyorlar. Oysa dinimizde insanlara  hüsnü zanla yaklaşmak esastır. Müslim’ de geçen bir hadiste, Ebu Hureyre’nin (ra) bize naklettiğine göre Hz. Muhammed(sav) : ‘Zandan kaçının. Çünkü zan yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun.’ Buyurarak tam da ihtiyacımız olan tavsiyede bulunmuştur.

Bu hasise istinaden aile de güven, arkadaşlık, dostluk, komşulukta güven, ticarette, alışverişte güven, idare de güven esastır.

Toplumda güvenilir insanlar çoğaldıkça güven ile alakalı otokontrol mekanizması kendiliğinden gelişecektir.

Peki böyle yaptığımızda bütün olumsuzluklar bitecek mi? Tabi ki hayır. Lakin bizler üzerimize düşen sorumluluğu yapmış olacağız ve güvenilmeyen insanlar ve güvensizlik güçlenmeyecektir.